LYS - YGS


LYS’de başarının püf noktaları!

"Türkiye’de yükseköğretime geçiş, her yıl 2 milyona yakın adayın (2011-YGS’de 1.711.254 aday) girdiği merkezi bir sınav ve yerleştirme sistemi (ÖSYS) ile yapılıyor... "


ÖSYS’de sınavlar, 102’si Devlet 70’i Vakıf Üniversitesi 172 üniversitede ve 9 Vakıf-Meslek Yüksekokulu’nda (MYO), 360.968’i lisans, 310.836’sı önlisans, 22.120’si özel yetenek sınavı ile alan lisans, toplam 693.924 yükseköğretim programına yerleştirilecek adayları belirlemek amacıyla yapılıyor.  Bu belirleme işi, kontenjanlardan fazla olan başvuran adaylar sıralanarak ve elenerek yapılıyor.

Bu sistemde özel yetenek sınavı ile alan programlar dışındaki yükseköğretim programları 18 ayrı puan türü ile (YGS bağlantılı 6 ve LYS ilintili 12 puan türü) öğrenci alıyor. Bu puan türleri için iki ayrı aşamalı bir sınav sistemi uygulanıyor: Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) (LYS-1-2-3-4-5). LYS’lere giriş için YGS’de 100-500 aralığında ham olarak en az 180 almak gerekiyor. YGS’ye giren adayların en az % 80’i bu hakkı elde edebiliyor  (2010-YGS’de 1.214.091 aday).
Böylesine büyük sayıda adayın girdiği bu merkezi sınav ve yerleştirme sisteminde her dönem, soruların çalınması, toplu ya da bireysel kopya çekilmesi, yanlış soru gibi sorunlar yaşanması da kaçınılmaz oluyordu. Bu yıl bu sorunlara bir de “şifre” konusu eklendi.
Kamuoyunun, özellikle de bu sınavı yaşamsal bir dönüm noktası olarak gören yaklaşık 2 milyon adayın neredeyse tümünün YGS-2011 ve ÖSYM’ye olan güven kaybı duygusunda zedelenme olduğu da bir gerçek. YGS-2011’e giren ve LYS-2011’e girecek olan adaylar rahatsız. Aylarca emek harcadıkları, ter döktükleri, özverilerde bulundukları bu sınavda birilerinin çalışmadan hak etmeden iyi puanlar alabileceğinden şüpheleniyorlar. LYS puanlarına en az % 40 oranında katılacak olan YGS ham puanlarının çok önemli olduğunu çok iyi bilen adaylar, böylesine keskin rekabetin olduğu bir sınav sisteminde en ufak bir şüpheyi bile kaldıracak gibi görünmüyorlar. Sokaklara çıkmaları, seslerini duyurmaya çalışmaları da hep bu önemden ileri geliyor.
Adayların, tüm bu polemik konularının yargıca ve yetkililerce adil bir çözüm kavuşturulacağını güvenip,  önlerindeki LYS’lere hazırlık konusundaki konsantrasyonlarını korumaları gerekiyor.
Bu konuda adayların ve velilerin dikkat etmesi gereken noktalar şunlardır:
•          Tercihlerde kullanılacak hem YGS hem de LYS Yerleştirme (Y) puanları ve başarı sıraları LYS’ler bittikten, AOBP’ler beli olduktan sonra 14 Temmuz 2011’de açıklanacak ve tercihler bu değerlere göre 25 Temmuz- 5 Ağustos 2011’de yapılacaktır.
•          YGS ile alan önlisans ve bazı lisans programlarında Y-YGS puanlarında YGS Türkçe, matematik, Sosyal ve Fen Netleri ile AOBP kullanılacaktır. Her Y-YGS puanında YGS test netlerinin katkısı farklı olacaktır. AOBP alan içi 0,15; dışı 0,12 ve ek mesleki alanda 0,21 ile çarpılarak ham YGS puanlarına katılacaktır. Bu programlar için LYS’lere girmeye gerek yoktur.
•          AÖF kontenjansız önlisans ve lisans programları için de LYS’lere girmeye gerek yoktur. YGS puanlarından herhangi birinden 140 ve üstü alan adaylar tercih edip yerleşebilecektir. AÖF diğer bölümler için ilgili puan türü koşulları geçerli olacaktır.
•          Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumu (MTOK) kontenjanlarına ilişkin Danıştay’ca yeni bir karar verilmiştir. Kararda mühendislik bölümleri için YGS yerine LYS puanları kullanılacağı, dolayısıyla da LYS’lere girme zorunluluğu getirilmiştir. Ancak bu sadece mühendislik için geçerlidir. Diğer YGS ile alan lisans programları için geçerli değildir. MTOK mühendislik dışındaki YGS ile alan lisans programları LYS’lere girme zorunluluğu yoktur.
•          YGS deki 180 baremi LYS puanları için kullanılmayacaktır. Bu barem sadece LYS’ye girme hakkı için kullanılacaktır. Aday LYS’lerde hangi sınav girecek olursa olsun, ileride hangi LYS puanın ile tercih yapacak olursa olsun, belli bir puan türü aranmaksızın herhangi bir YGS puanından 180’i aşmış olması yetecektir.
•          YGS sıraları elbette LYS puan ve sıra için fikir verebilir. Ancak henüz sistemde oluşmamış AOBP ve LYS netleri var. Bu Y puanlarında % 70-75 oranında etki demektir. Hem olumlu hem olumsuz LYS puan ve sıraları adayların AOBP ve LYS performansına bağlı olarak çok değişebilir. Tercihler de bu ölçülerle yapılacağı için tercih yorumları için biraz erkendir.
•          YGS-2011 puanları 2010 verilerine göre hesaplamalardan Türkiye test ortalama ve standart sapmalardan dolayı biraz (10-15 puan) düşük geldi. Adaylar beklediklerinden düşük almış olabilirler. Bu tüm Türkiye’deki adaylar için geçerli. Endişelenecek bir durum yok.
•          Kamuoyu hala haklı olarak ÖSYS skandallarıyla ilgileniyor. Ancak adayların LYS’ye hazırlık süresi gittikçe daralıyor. Adayların tüm bunların dışında bir an önce LYS’lere odaklanıp, sıkı bir kampa girmeleri gerekiyor. Daha henüz oluşmamış % 60’lik bir puan dilimi var. AOBP’yi de katarsak bu oran % 75’lere kadar çıkıyor.
•          Başarı sıralarında tüm adaylar var. Kendi alanınızdan kaç kişi arasında kaçıncı olduğunuzu ancak net olarak 15 Temmuz 2011’den sonra görebileceksiniz. Ancak her aday kendi alanına göre diğer adayların tümünün kendi alanından olmadığını bilmelidir. Sosyal alanı için sıralamalarda % 60; TM için % 40-50 Fen için % 20-25 diğer alanlardan adayarın da olduğu söylenebilir.
•          Okulunuzdaki danışmanlar ve ÖSYM’nin resmi açıklamalarını dikkatlice takip edin, fısıltı gazetesine pek rağbet etmeyin. YGS test netlerinin katkısının azaltılacağı, YGS puanlarının sil baştan yeniden hesaplanacağı doğru değildir.
•          YGS puanlarından herhangi birinden 180’i aşmış olan adaylar, hedeflerine diledikleri LYS’lere katılabilirler. MF-1-2-3-4 için LYS-1-2; TM-1-2-3 için LYS-1-3; TS-1-2 için LYS-3-4 ve DİL-1-2-3 için LYS-5’e katılmanız gerekiyor.
•          MF-1-2-3-4 için LYS-1-2; TM-1-2-3 için LYS-1-3; TS-1-2 için LYS-3-4 ve DİL-1-2-3 için LYS-5 test netleri yanı sıra YGS’deki, T, M, S, F test netleri, farklı katsayılarla kullanılacaktır. YGS puanları doğrudan LYS’lere katılmayacak.
•          Elinizden geleni ortaya koymak, çalışmak ve 15 Temmuz 2011’e güçlü çıkmak elinizde. Çok yoruldunuz, bunaldınız, sisteme güveniniz kalmadı doğru, ama az kaldı son gayretlerle hedeflerinize ulaşabilirsiniz. Bu sıkıntılı süreç 14 Ağustos 2011’de bitmiş olacak.
•          Sınava hazırlık süreklilik isteyen bir süreçtir. Zihni dinlendirmek amacıyla, sınavdan hemen önceki gece ya da gün dışında soru çıkabilecek konularda, konu eksiğini gidermek üzere çalışma, soru ve test çözme, deneme sınavı uygulamak yararlı olur.
•          Yaşamda her şeyde olduğu gibi, ne kadar önemli olursa olsun YGS/LYS de hak ettiği yere konmalı, gereksiz bir anlam yüklemesi ile olduğundan daha üst bir pozisyona sokulmaması gerekir.
•          Artık, keşke şu günlerde boşa zaman harcayacağıma ya da şunu yapacağıma ders çalışsaydım, test çözseydim diye hayıflanma zamanı değildir. Elden gelen yapılmış, görev ve ödevler maksimum gayret, özveri ve çaba ile yapılmış, şimdi sonuç alma zamandır. Bu tür olumlu düşüncelerle öz motivasyon sağlamak yararlı olur.
•          Sınavdan önce, 160 dakikalık sürenin nasıl geçirileceği, hangi testten başlanacağı, yapılamayan soru olursa nasıl geçileceği, ne tür işaretlemeler, kısaltmalar kullanılacağı hatta olası aşırı kaygı, kilitlenme anlarında neler yapılacağına kadar, tüm sınavın bir eskiz planının yapılması sınav anında çok işe yarayacak bir hazırlık olur.
•          Sınavdan önceki 2 gün nerede ne yendiği çok önemli. Bilmediğimiz yerde çok da alışık olmadığımız yiyecek, içecek ve yemekler biyoritmimizi çok kolaylıkla bozabilir. Bu da aylardır yaptığımız hazırlıkları boşa çıkarabilir. Bu iki gün en standart en rutin iki günümüz olması gerekiyor.
•          Sınavdan önceki gece, sabaha bırakmadan, götüreceğimiz belgeleri, malzemeleri hazır etmekte ve sabah kolayca ulaşacağımız bir yer koymakta yarar var.
•          Sınav giriş kartı çok önemli. Bireysel kimlik kartı ile birlikte unutulmaması gereken en önemli belge.
•          Sınav sabahı yine rutin her zamanki alışkanlığımız çerçevesindeki kahvaltı bizi sürpriz olumsuzluklardan korur.
•          Sınav gecesi ve sınav sabahı çekirdek aileyi korumakta yarar var. Eş dost tanıdık akrabalı asker uğurlamayı andıran görüntülerden uzak durmak yararlı olur.
•          Sınav salonuna ulaşıldığında da o malum buz kesen soğuk havayı dağıtacak hareketlerde bulunmak, sınav arkadaşlarına başarılar dilemek, salon görevlilerine kolay gelsin dilekleri iletmekte hiçbir sakınca yok.
•          Çalıştınız ve hazırsınız. Korkmadan, endişe duymadan sınava başlayın. Bildiğiniz konulardan gelen, deneme sınavlarında çözmeye aşina olduğunuz soruları birer birer yapacak ve rahatlayacaksınız. Olumlu düşünce iyi olur.
•          Daha önce yaptığınız sınav yol haritasını yaşama geçirin. Olası revizyonlardan da kaçınmamak gerekiyor.
•          Ola ki ilk sorular ya da daha sonraki bazı sorular uğraştığınız ama yapamadığınız sorular çıktı. Daha sonra zaman kalırsa dönmek üzere geçmek çok yararlı olur. Testlerin puanlara katkısı farklı ancak bir test içindeki soruların tümün katkı sayısı aynıdır. Bir soru çok zor diye ek puan getirmez, kolay diye de puan götürmez. Yapılamayan soruyu geçerek, aynı değerdeki yapılabilecek sorular için zaman yaratmak yararlı olur.
•          Soruları, soru köklerini, seçenekleri acele etmeden ama yeterince hızlı okumak gerekiyor.
•          Sınav anında ara ara soluklanmak, şöyle bir arkaya yaslanmak, dışarı bir bakıp dinlenmekten bir şey olmaz.
•          Süreyi sonuna kadar kullanmak gerekiyor.
•          Bu sınav bitiyor, görevlerimi ve ödevlerimi yaptım. Sonuç ne olursa olsun önemli olan benim bu yaklaşımım ve kendime olan inancım diyebilmek de önemli. Etkin ve verimli çalışanın sonucunun da olumsuz olması olası bir konu değil zaten.

Kaynak: abbasguclu.com.tr



LYS ÖNCESİ PSİKOLOJİK MOTİVASYON!
""Günlük yaşantımızda başımıza çok sık gelen ve belirsizlik durumlarında ortaya çıkan, belirtileri fizyolojik veya psikolojik olarak görülen olumsuz duygu durumuna kaygı denmektedir. ""


Bu duygu kişiden kişiye göre değişir ve belirsizliğin durumuna göre farklı şiddetlerde yaşanır.
Özellikle YGS sınavı sonrası yaşanan sınavın geçerlilik ve güvenirliliğine ilişkin öğrencilerde, ailelerinde, eğitimcilerde ve ilgili kamuoyunda bir güvensizlik duygusu yaşanmasına neden olmuştur.


Günlerce konuşulan şifreleme olgusunun bireylerde yaşattığı iki duygudan biri güven duygusunun zedelenmesi diğeri ise belirsizlik durumunun yarattığı kaygı. Yükseköğretime Geçiş Sınavının gerçekleştiği 27 Marttan bu yana ve özellikle şifre iddialarıyla birlikte gelişen bir dizi olayların gençlerin omzuna yüklediği yük neredeyse bir psikolojik baskıya döndü.

Görsel medya ve yazılı basın yayın organları ağırlıklı olarak yaşanan durumun ÖSYM yönetiminin süreci yönetememesine ve sarsılan güven duygusuna odaklanırken biz okul psikolojik danışmanları açısından okulda öğrencilerimizle ya da aileleriyle görüşmelerimize temel teşkil eden konu ise yaklaşan LYS sınavları öncesi psikolojik motivasyonları olmuştur.
Sınava hazırlanan her gencin hedefi yıllardır hedefleri doğrultusunda hazırlandığı bir sıralama sınavından başarıyla çıkmak ve bir Üniversiteye yerleşmektir. Sonucuna yaklaşık 72  bini aşkın itirazın olduğu YGS sınavına ilişkin genel yanılgı, yaşanan sürecin aslında çok da başarısız olan öğrencilerin bu başarısızlıklarına bir neden bulabilmek için bir fırsat olarak gördüklerini ifade eden açıklamalarıdır. Aslında sınavın hazırlanışından, uygulanışına, güvenlik artırıcı tedbirlerin kendisinden sonuçların açıklanmasına kadar pek çok aşamasında uzmanların gördüğü pek çok hata bir gencin üzerinden kalkamayacağı bir yük oluşturmuştur.

Sınavda herkesin kabul ettiği gibi Matematik ve Türkçe derslerinde karşılaşılan güçlük, sınavda kişiye özgü geliştirilen sınavın ölçme ve değerlendirme kriterleri açısından ve sorulan sıralanış biçimleri açısından pek çok adayda yarattığı çaresizlik duygusu, sınav sonrası gündeme gelen şifre iddiaları, şifreleme sonrası oluşan haksız ve adil değerlendirilmeme duygusu ve bunu destekleyen pek çok puanlama hatası.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Eğitim Bilimleri Fakültesi’nin hazırladığı, “2011 Yılı Yükseköğretime Geçiş Sınavı Hakkındaki Fakülte Görüşü” başlıklı raporda aşağıda belirtilen durumların ölçme ve değerlendirme ilkeleri açısından sınavın güvenirliliğini zedelediği dile getirilmiştir. Bunlar;

•  En temel ölçme ilkelerinden biri, soruların test içinde zorluk sırasına göre verilmesidir. Ancak 1 milyon 700 bin aday için ayrı ayrı hazırlanan formlarda bu ilkeye ters düşüldüğü için adil ölçme yapılması engellenmiştir denmektedir. Form sayısının arttırılması aslında adaletsizliği artırmaktadır.
•  Çoktan seçmeli testlerde uyulması gereken diğer bir temel ilke, sayısal cevap seçeneklerinin büyükten küçüğe ya da küçükten büyüğe göre sıralanmasıdır. Bu sıraların değiştirilmesi bireyler arasında adil olmayan durum doğmasına neden olacaktır.
•  ÖSYM tarafından da bu yıl ilk defa kullanılan şifreleme sistemi bu tür geniş ölçekli sınavlarda bilimsel dayanağı olmayan bir uygulamadır.

Sınava hazırlanmanın getirdiği kaygının sınavın gerçekleşmesinden bir süre sonra yerini rahatlamaya bırakması gerekir. 1 milyon 700 bin genç insanın geleceğini şekillendiren bir sıralama sınavında sınavın kendisi başlı başına bir kaygı kaynağı iken sonrasında gerçekleşen bu belirsizlik ve kaos bu kaygının artarak devam etmesini sağladı.


Psikolojik Motivasyon/suzluk,

Kuşkusunu yenemeyen, yetkililere güven duymayan gençlerin, önlerindeki sınava hazırlanmaları ne kadar kolay olabilir. Bu sınavın sonuçları bize göre en çok bir hedef için uğraşan, çabalayan ve çok önde olmasa da hakkıyla bir yere yerleşebilecek öğrencileri olumsuz etkilemiştir. Sürecin iyi yönetilememesi sonuçların açıklanmasından sonra hemen LYS için çalışmaya başlaması gereken bu öğrencilere çokça zaman kaybettirdi. Sanıldığından daha fazla bir öğrenci kitlesi, yeterince ders çalışmaya odaklanamadılar, motive olamadılar ve kendilerini çevrelerine anlatamadılar.

Biz uzmanların sürekli uyarılarına rağmen çoğu genç elde ettiği başarının gerçek başarısı olup olmadığından şüphe etmeye, rakip olarak gördüğü gençlerden hangilerinin elde ettiği başarının gerçek olup olmadığını tartışır oldular. Bir iki haftalık bir zaman dilimi önemli bir sınav öncesi çok önemli bir kayıptır ve telafisi de çok zordur.

Daha yeni yeni toparlanmaya başlayan gençler için bundan sonraki en önemli görev hedefleri doğrultusunda yapabileceklerinin en üst sınırını zorlamaktır. Bizlere düşen görev ise kalan bu kısa dönemde gençlerin çalışmalarına engel görünen her türlü durumun önüne  set çekmek ve sonuna kadar tam destek vermektir.
Bu aşamada artık başarı gençlerin, başarısızlık hep beraber bizlerin.

Kaynak : abbasguclu.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder